TÜRKİYE'DE NELER OLUYOR

IPCC Dördüncü Değerlendirme Raporu’nda, Akdeniz Havzası’nda genel sıcaklık artışının 1˚-2˚C’ye ulaşacağı, kuraklığın geniş bölgelerde hissedileceği ve özellikle iç kesimlerde sıcak hava dalgalarının ve aşırı sıcak günlerin sayısının artacağı ifade edilmektedir. Türkiyede ise yıllık ortalama sıcaklığın gelecek yıllarda 2,5°-4°C artacağı, Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri’nde  4 °C’yi, iç bölgelerinde ise bu artışın 5˚C’yi bulacağı tahmin edilmektedir. Gerek IPCC raporu, gerekse yürütülen bir dizi ulusal ve uluslararası bilimsel model çalışmaları, Türkiye’nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını ortaya koymuştur.

Türkiye’nin, iklim değişikliğinin özellikle su kaynaklarının azalması, orman yangınları, kuraklık ve çölleşme, bunlara bağlı ekolojik bozulmalar gibi olumsuz etkilerinden önemli ölçüde etkileneceği öngörülmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Haziran 2011’de yayınladığı “Seragazı Emisyon Envanteri”ne göre Türkiye’nin toplam seragazı emisyonu 2009 yılında 369,6 milyon tona ulaştığı belirtilmektedir. Bunun 299,1 milyon tonunu CO2 oluşturmakta ve kişi başına düşen 3.9’luk CO2 salımı ile sera gazı salımını en hızlı arttıran ülkelerden biri olarak dünya ortalamasını neredeyse yakalamış bulunmaktadır. Yine TÜİK’in CO2 envanterlerine göre 2009 yılı toplam seragazı salımı CO2 eşdeğeri olarak 1990 yılına göre % 97,4 artış göstermiştir.

Toplam seragazı emisyonları (milyon ton CO2 eşdeğeri)

Toplam seragazı emisyonları

Türkiye’nin 2009 yılı Sera Gazı Emisyonları sektörel dağılımına göre birinci sırada % 75’lik oran ile enerji sektörü yer almaktadır. Enerji sektörünü, endüstri, atık ve tarım sektörleri takip etmektedir.

Uluslararası Para Fonu verilerine göre dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye, karbondioksit salımlarında 178 ülke arasında 31. sırayı alıyor.

Türkiye kişi başına salımları alt seviyelerde olmasına rağmen birim enerji tüketimi başına salımı en üst sıralarda yer alan Belçika’ya yakındır (2,32 tCO2eq/toe), Bu rakamlardan, yaratılan değerin ve enerji dönüşümünün ne kadar verimsiz olduğu açıkça görülmektedir. Gerçekte, Türkiye’nin karbon yoğunluğu 0,71 kg CO2/1.000 $ Gayri Safi Milli Hasıla (0,32 satınalma gücü paritesine göre) sadece büyük verimsiz sanayilerin yükünü taşıyan eski Doğu Avrupa ülkelerinden biraz daha iyi durumdadır.

Sektörlere göre seragazı emisyonları (milyon ton CO2 eşdeğeri)

Sektörlere göre seragazı emisyonları

Türkiye'nin, kullanabileceği zengin yenilenebilir enerji kaynak varlığı ve enerji verimliliği potansiyeli ile düşük karbon ekonomisine geçişte öncü ülkeler arasında yer alma şansı vardır.

Birleşmiş Milletler’in 1997 yılında Japonya’da düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edilen Kyoto Protokolü, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salımını 2008-2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyordu. 2004 yılında Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne taraf olan ancak uzun süre Kyoto Protokolü’nü imzalamayan Türkiye, Protokol’ü Ağustos 2009’da imzaladı. Türkiye protokole taraf olan 178. ülke olurken 2008-2012 arasında herhangi bir seragazı salım azaltım yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Ağustos 2009’da Kyoto Protokolüne taraf olan Türkiye sera gazı salımları hızla artan ülkeler arasında yer almaktadır. Gelecek nesilleri tehdit eden bu önemli sorunun çözümünde taraf olmak adına önemli adımlar atılmaya başlanmıştır. Mayıs 2010 ‘da 2010-2020 İklim Değişikliği Strateji Belgesi yayımlanmış ve kısa, orta ve uzun vadeli stratejiler ülke ve sektörel bazda belirlenmiştir. Ağustos 2011’de ise İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı 2012-2023 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır.

Kaynak: İklim Değişikliği Eylem Planı 2012-2023

Kaynak: İklim Değişikliği Eylem Planı 2012-2023

Türkiye'deki Gelişmeler